Yazar Alper Sadıç ile Röportaj

 

Yazar Alper Sadıç ile Röportaj: Hayata bir iz bırakmak için yazıyorum. Yazar, önce okumalı; ruhunu kitap okuyarak beslemelidir… Yazdığım metinlerin okuyucudaki beğenisi yazarlığımda önemli bir etkendir. Manayı en sade şekliyle yazarken basitlikten kaçmaya çalışan ve böyle yaşayan bir okur-yazarım…

1) Yazmaya başlama hikâyenizi anlatır mısınız? Niçin yazmaya karar verdiniz?

– Yüksek lisans tezimi yazarken istenilen formatta metni oluşturmak çok hoşuma gitmişti. Tezi yazmayı bitirip jüriden onayı aldıktan sonra matbaada ciltlettirdim. Yüz kırk sayfalık tezin mavi renkli kapağının üstünde altın yaldızlı harflerle ismimi gördüğümde duyduğum heyecan müthişti. 2013 yılında yaşadığım bu heyecanı ilerleyen yıllarda ulusal ve uluslararası hakemli dergilere makaleler yazarken de hissettim. Daha sonra 2018 yılında öğrencilerimle öğretim yılı sonlarında yapmış olduğum bilim şenliklerinde sergilenen deneyler içerisinden elli tanesini seçtim ve “Bilim Şenliği Evimde” adlı mesleki eserimi yayınlattım. Edebi metinlerle serüvenim ise bir öykü yarışmasına rahmetli babamın bir anısını yazarak katılmamla başladı diyebilirim. Yazdığım ilk öyküydü ve en orijinal öykü ödülünü kazanmıştım. Bu ödül ile yazma isteğim daha da arttı ve takip eden aylarda düzenlenen yarışmalara minimal öyküler yazarak katılmaya devam ettim. En iyi öykü, en popüler öykü gibi ödülleri kazanınca yazmak bende vazgeçilmez bir hâl aldı.

Blaise Pascal’ın “Daha kısa bir mektup yazacaktım ama vaktim yoktu,” cümlesinden aldığım dersle minimal öykülerimi yazarken rahmetli babamın anılarını biyografi şeklinde kaleme alma fikri doğdu. Özellikle internet ortamında babamın adının sadece bir taziye mesajında geçmesi beni çok etkilemişti. Oysaki babam Emniyet Genel Müdürlüğünün bir personeli olarak yirmi yedi yıl bu ülkeye hizmet etmiş, üç evlat yetiştirmişti. Böylelikle ilk edebi eserim olan “Bahçe Evi” ortaya çıktı. Sonuç itibarıyla hayata bir iz bırakmak için yazıyorum diyebilirim.

Yazmada Denge Önemlidir

2) Yazmak mı daha zor yayınlamak mı daha zor?

– Yazmak, kelimeleri derleyip yazım diline uygun hâlde kaliteli bir içerik oluşturmak meşakkatli bir yolculuk. Edip Cansever’in masası gibi kendi bakış açınızla betimlemeleri yapıp dış dünyayı olduğu gibi görülmekten çıkarmak ciddi bir uğraştır. Yeni bir oluşum yazarın işidir. Doz ve denge gibi unsurlarla yapılan yazma eylemi bence daha kadimdir, daha zordur. Yayınlatma kısmı ise edebi mücadeleden oldukça uzaktır. Eserin yayınlanması ile eserin oluşması bambaşka şeylerdir. Hevesinizi yitirmemelisiniz. Melih Cevdet Anday’ın “Şiir yazmaya devam edene şair derler,” sözü ne kadar da doğru bir söz. Ne olursa olsun yazmaya devam etmeli…

Okurların Beğenisini Önemserim

3) Yazmak, size neler kazandırdı?

– Yazmadan önce çevremi bu kadar ayrıntılı gözlemlediğimi hatırlamıyorum. Yazarken yoğunlaştırılmış kelimelerle sıradan bir olayı etkileyici hâle getirdiğimi ya da etkileyici bir olayı soğukkanlı bir şekilde sıradanlaştırdığımı fark ettim. Karşıma çıkan bir metni okuma hızım değişti. Edebiyatta yer alan tonların hangisi bu metinde var, diye daha dikkatli okumalar yapıyorum artık.

4) Yazmanızda etkili olan kişiler var mı? Varsa kimler?

– Yazmamda en etkili isimler bugüne kadar okuduğum kitapların yazarlarıdır. Özellikle üslup sahibi yazarlarımız tam bir ilham kaynağıdır. Ayrıca yazarlıktan farklı bir mesleğe sahip olup uzmanlıklarını yazdıkları eserlerde kullanan yabancı yazarlar da çıktığım bu yolculukta yol arkadaşım olmuştur. Yazdığım metinlerin okuyucudaki beğenisi yazarlığımda önemli bir etkendir. Ailemin ve yakın çevremin desteğini de alınca yazmaya devam ettim.

5) Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

–    Yazmadan evvel klişe olduğu kadar doğru olan kitap okumaktan bahsetmek istiyorum. Yazar önce beslenmeli. Aslında hep beslenmeli. Kitap okumak böyle bir ruhun gıdasıdır. Kırk üç yaşındayım ve yazma eylemine kırkından sonra başlayabildim. Ömrüm okumam gereken kitapları okumaya yetecek mi, endişesini yaşadığımı da belirtmek isterim. Yazmadan evvel yapılması gereken bir diğer önemli mesele: İşin teknik kısmını öğrenmektir. Son olarak hayal gücünüzü zinde tutmanız çok önemli.

Yazarın Sermayesi Kendi Yaşantısıdır: Yazar Alper Sadıç ile Röportaj.

6) Kitaplarınızda kendinizle ilgili (yaşantınız ile ilgili) bilgiler oluyor mu?

– Yazarın sermayesi kendi yaşantısıdır. Ancak kendi hayatımın yazarı da olmak istemem. Hayal ile gerçeği dengeli bir şekilde sunmak gerekir. Minimal öykülerimde ya da romanımda yer yer kendi hayatımdan alıntılarda bulundum. Önemli olan bu gerçekleri kurguya doğru zamanda doğru yerde katabilmektir. Peyami Safa, Sabahattin Ali yazdıkları romanlarda kendi hayatlarından önemli kesitler sunmuşlardır. Çünkü romanın temeli hayattır. Yaşamlarına ait paylaşımların kurgu içindeki mevcudiyetiyle de üslup sahibi olmuşlardır.

7) Kitaplarınızın isimleri. Kitaplar dışında başka nerelerde (Dergi, gazete, site) yazıyorsunuz?

– Kitaplarım:

Bilim Şenliği Evimde (Eğitim)/Kutlu Yayınevi-2018

Bahçe Evi (Biyografik Novella)/Cinius Yayınları-2018

Bir Filtre Öykü Alayım (Öykü)/Kutlu Yayınevi-2019

Bulut Kapısı (Roman)/Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık-2020

“Betik” dergisinde, “Kutlu Yazarlar” dergisinde deneme ve öykü türünde yazılar yazıyorum. “Betik” üç ayda bir simitcay.com tarafından ücretsiz olarak genel ağ üzerinden yayımlanmakta olup ocak ayında çıkacak olan üçüncü sayısında okuyucular bir öykümle ve yazdığım romanın tahlili ile karşılaşacaklar. Ayrıca yeni bir roman kaleme alıyorum. Harika bir kurgu yakaladığımı düşünüyorum. Keyifle yazıyorum.

8) Kendiniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

24 Eylül 1977’de Ankara’da dünyaya geldim. Selçuk Üniversitesi Biyoloji Öğretmenliği Bölümü’nden 1998 yılında mezun oldum. Bu tarihten itibaren öğretmenlik yapmaktayım. 2013 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Makalelerim çeşitli akademik dergilerde yayımlandı. Hayata bir iz bırakmak için yazmaya başladım. Manayı en sade şekliyle yazarken basitlikten kaçmaya çalışan ve böyle yaşayan bir okuryazarım…

Diğer Röportajlar >>>

Site: Yazar Eşref Bolukçu